"Ne İşimize Yarayacak?" Sorusu ve İklim Krizinde Bilimin Rolü

 

Iklim Inovasyon

"Ne İşimize Yarayacak?" Sorusu ve İklim Krizinde Bilimin Rolü

Bir hocamızın söylediği çarpıcı bir söz var: “Yeni bir şey bulabilmen için, ne işe yarayacağını bilmediğin şeylerle uğraşmalısın.”
Bu söz aslında sadece bilimi değil, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesini ve karbon politikalarını da doğrudan ilgilendiriyor.


Taklit Etmek: Hep Geriden Gelmek

Türkiye’de bilimsel üretim çoğu zaman “başkaları yaptı, biz de yapalım” anlayışıyla ilerliyor.

  • Rüzgâr türbini? Onlar yapmış, biz de üretelim.

  • Güneş paneli? Onlar geliştirmiş, biz de kuralım.

  • Karbon ticareti? AB başlatmış, biz de uyum sağlayalım.

Bu yaklaşım kötü değil; taklit, öğrenmenin bir aşamasıdır. Ancak seni sadece bugüne taşır. Gerçek yenilik ise yarına götürür.


Yenilikçi Bilim: "Boş İş" Gibi Görünenin Peşinde Gitmek

Gerçek dönüşüm, işe yarayıp yaramayacağı belli olmayan araştırmalardan doğar.

  • Atmosferde karbonu yakalayıp bazalt kayalarda sabitlemek (örneğin SpiraBas™ gibi girişimler).

  • İklim simülasyonlarını oyunlaştırarak çocuklara öğretmek.

  • Karbon ticareti yerine topluluk temelli karbon paylaşımı modelleri geliştirmek.

Bunlar ilk bakışta “işimize yarar mı?” sorusunu akla getirir. Ancak gelecek 10 yılın dünyasını şekillendirecek fikirler tam da bu “boş gibi görünen” çabalardan çıkar.


Türkiye’deki Çıkmaz

  • Araştırma fonları genellikle yalnızca “hemen işe yarayacak” projelere ayrılıyor.

  • Kurum kültürü, toplantıların başında sorulan “işimize yarar mı?” sorusuyla yenilikçi fikirleri doğmadan öldürüyor.

  • Uluslararası rekabet ise biz henüz uyum sağlamaya çalışırken, başkalarının yeni paradigmalar yaratmasıyla belirleniyor.


Çarpıcı Bir Gerçek

Türkiye bugün karbon ticaretine uyum sağlamaya çalışıyor. Ama oyunun kurallarını yazan, yeni sistemleri inşa eden taraf olamıyor. Çünkü hâlâ aynı soruya takılıyoruz: “Ne işimize yarayacak?”

Oysa iklim krizinin çözümü, işimize yarayıp yaramayacağını bilmediğimiz fikirlerle uğraşmaktan geçiyor. Çünkü gerçek icatlar, başta faydası belirsiz görünen o küçük adımlardan doğar.


Sonuç

Eğer hep “işe yarar şeylerle” uğraşırsak, hep takipçi kalırız.
Ama “işe yarayıp yaramayacağını bilmediğimiz şeylere” kafa yorarsak, hem bilimin öncüsü olabiliriz, hem de iklim krizinde geleceğin çözümlerini üreten ülkelerden biri haline gelebiliriz.

İşte o zaman, yalnızca uyum sağlayan değil, geleceği kuran bir toplum oluruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilim, Dogma Olabilir mi?

İnsanlığın Evrimi ve Yeni Eşik: Yapay Zeka Çağında Sürdürülebilirlik Arayışı

Probiyotik Tüketiyoruz, Ama Pestisitler Ne Diyor?