🔥 Bilim, Dogma Olabilir mi? Gazali’den Günümüze Bilimsel Teorilerin Sorgulanabilirliği Üzerine Bir Düşünce Denemesi "Bilime inanıyorum." Bu söz, günümüzde sıkça duyduğumuz ve çoğu zaman büyük bir güven ifadesi gibi kullanılan bir cümle. Ancak bilime inanmak, onun eleştirilemez ve sorgulanamaz olduğu anlamına mı gelir? Yoksa bilim, sorgulamanın ta kendisi değil midir? Bu yazıda, bilimsel teorilerin geçiciliği, dogmalaşma riski ve felsefi temelleri üzerine; Gazali’nin çağlar ötesi bir örneğinden yola çıkarak eleştirel bir perspektif geliştireceğiz. 🔥 Gazali ve Ateşin Yakması: Nedenselliğe Bir İtiraz İslam düşünürü Gazali , o dönem felsefecilerinin savunduğu " ateş pamuğu yakar " şeklindeki nedensellik anlayışına karşı çıkar. Der ki: “Biz sadece ateşin pamuğu yakmasını alışkanlıkla gözlemliyoruz. Bu, zorunlu bir neden-sonuç ilişkisi değildir. Allah dilerse bu düzeni bozabilir.” Bu, sadece teolojik bir argüman değil; aynı zamanda epistemolojik bir devri...
Probiyotik Tüketiyoruz, Ama Pestisitler Ne Diyor? Bağırsak Floramızı Koruduğumuzu Sanarken Ona Zarar mı Veriyoruz? Gerçek Sağlık Nerede Başlar? Evde kefir mayalıyorum. Organik sirke ile turşumu kuruyorum. Kombucha fermantasyon sürecinde her defasında yeni tatlar deniyorum. Amacım basit: bağışıklığımı güçlendirmek, bedenimle dost bir yaşam kurmak. Ama bir gün şu soruyla karşılaştım: “Bu sağlıklı sandığım sebze ve meyveler, aslında bağırsak florama zarar veriyor olabilir mi?” İşte bu yazı, o sorunun peşinden gidiyor. Cevap ararken bulduklarım hem şaşırtıcı hem de düşündürücü. Probiyotikler: İçimizdeki Sessiz Müttefikler Probiyotikler, bağırsaklarımızda yaşayan dost mikroorganizmalar. Onlar sadece sindirimimize değil; bağışıklık sistemimize, ruh halimize ve hatta karar alma mekanizmamıza bile etki ediyor. Bilim dünyası bağırsak mikrobiyotasını artık “ikinci beyin” olarak adlandırıyor. Peki ya biz bu ikinci beynin dostlarını korumaya çalışırken, farkında olmadan onları yo...
İnsanlığın Evrimi ve Yeni Eşik: Yapay Zeka Çağında Sürdürülebilirlik Arayışı İnsanlık tarihi, bireyin bir buluşunun tüm kolektif yaşamı dönüştürmesinin öyküsüdür. Küçük gibi görünen bir kıvılcım, çağları başlatan devrimlerin fitilini ateşleyebilir. Ateşin Ardındaki Evrim Ateşin kontrol altına alınması, insanlık tarihinde sadece teknik bir buluş değil, evrimsel bir kırılma noktasıydı. Ateş öncesi insan; çiğ et tüketebilen güçlü çenelere, yoğun sindirim sistemine ve geceyi barınaklarda geçirme alışkanlığına sahipti. Ateşin kullanımıyla birlikte: Çiğ etten pişmiş ete geçildi; bu, sindirim yükünü azalttı, beyin gelişimini tetikledi. Geceleri daha uzun süre uyanık kalabilme sağlandı; bu, sosyal bağların derinleşmesine ve dil gelişimine ortam sağladı. Tehlikelerden korunma güvencesi arttı; yerleşik hayata geçişin ilk tohumları atıldı. Ateşin icadı, var olan birçok becerinin körelmesine, bazılarının evrilmesine, yepyeni becerilerin doğmasına neden oldu. Yazının Doğuşu: Hafızanın El Deği...
Yorumlar
Yorum Gönder