Birbirimiz İçin Yaşamak: Doğanın En Eski Yasası

 

Birbirimiz İçin Yaşamak: Doğanın En Eski Yasası

Doğada hiçbir şey sadece kendisi için yaşamaz.
Nehir kendi suyunu içemez.
Ağaç kendi meyvesini yiyemez.
Güneş sadece kendini ısıtmaz.
Ay yalnızca kendi için parlamaz.
Çiçekler kendi kokusunu duymaz.
Toprak kendi için doğurmaz.
Rüzgar kendi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurunda ıslanmaz.

Bunlar basit cümleler gibi görünür ama evrenin kadim yasasını fısıldar bize:
Her şey birbiri için yaşar.

Bu, doğanın ilk maddesidir. Anayasası budur.
Ve bu yasa ihlal edildiğinde, sistem çürür.
Birbirini beslemeyen, desteklemeyen, birlikte nefes almayan hiçbir yaşam formu uzun süre var olamaz.

İnsanoğlu bu ilahi uyumu unutunca, doğadan kopar.
Suyu sahiplenir, toprağı ezer, güneşi satmaya çalışır, rüzgâra bile sınır çizer.
Ama doğa hatırlatır.
Her baharda tekrar.
Her fırtınada, her kuraklıkta.
Her arının dansında, her göç eden kuşun yönünde.

Bütünlük Bir Hatırlayış Meselesidir

Eski çağların bilgeleri, doğayla konuşurdu.
Yasayı bilirlerdi:
“Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum.”
“Sen, ben olduğum için sensin.”

Bu sözler kulağa mistik ya da şiirsel gelebilir ama bunlar bir varoluş felsefesidir.
Kendini yalnızca kendinde tanımlayan bir benlik, aslında yalıtılmış bir boşluktur.
Gerçek "ben", ilişkilerde var olur. Toprakla, rüzgarla, bir çocukla, bir arı kovanıyla, diğer “sen”lerle...

Yaşamak Nedir?

Modern çağ bize bireyselliği kutsal bir put gibi sundu.
"Sen en değerlisin."
"Olan biten senin mutluluğun için."
Ama bu söylemler bizi güçlendirmedi; yalnızlaştırdı.
İnsanı kırılgan ve doyumsuz kıldı.
Çünkü insan, yalnızca kendisi için yaşadığında çürümeye başlar.
Tıpkı kendini sulamaya çalışan bir nehir gibi.

Gerçek yaşam, paylaşımda başlar.
Bir fidan diktiğinde, bir lokmayı paylaştığında, bilgini aktarırken, bir yarayı sararken başlar.
Çünkü doğa gibi yaşamak, vermekle mümkündür.


Yeniden Öğrenmek: Doğanın Tarafında Olmak

Doğanın yasasını unutmuş bir dünyada, yeniden hatırlamak bir direniştir.
Paylaşmak devrimdir.
Vermek cesarettir.
Ve birbirimiz için yaşamak, en radikal umuttur.

Doğa hâlâ orada, eski yasasını fısıldıyor.
Bize düşen, o yasaya kulak verip kendi yaşamlarımızı da o ritme göre yeniden düzenlemek.

Seninle varım.
Senin için yaşamak, kendi varlığımı çoğaltmaktır.
Çünkü ben, ancak biz olduğumuzda gerçekten varım.

Dohrnova Turrina’da Bu İlkeyi Nasıl Yaşıyoruz?

Biz, Dohrnova Turrina Sürdürülebilir Yaşam topluluğunda bu kadim yasayı yalnızca anlatmıyoruz — yaşıyoruz.
Her projemizin, her ürünümüzün, her iş birliğimizin kalbinde şu ilke yatar:
“Birlikte yaşıyor, birlikte iyileşiyoruz.”

🌿 Kompost üretimimiz, yalnızca atıkları değerlendirmek değil, toprağa olan borcumuzu ödemek içindir.
🌿 8R Atölyelerimiz, “yalnızca kendim için” yaşamayı bırakan bir zihniyeti inşa eder.
🌿 Eko-köy hayalimiz, bir kişinin değil, kolektifin refahı üzerine kurulur.
🌿 Sürdürülebilir ürünlerimiz, doğaya zarar vermeden, bir başka canlının ihtiyacını gözeterek üretilir.
🌿 Biyotaklit çalışmalarımız, doğayı rakip değil öğretmen olarak görür.

Her adımda kendimize şu soruyu sorarız:
“Bu hareket, başka bir yaşam formuna nasıl dokunuyor? Yalnızca ben mi kazanıyorum, yoksa birlikte mi büyüyoruz?”

Çünkü biz biliyoruz ki:
Doğa, sadece bilenin değil, birlikte hissedebilenin öğretmenidir.

“Bir ağaç gibi tek ve hür,
bir orman gibi kardeşçesine yaşamak.”
– Nazım Hikmet

https://x.com/DohrnovaTurrina

https://www.instagram.com/dohrnovaturrina/

https://www.linkedin.com/company/dohrnovaturrina/

https://www.youtube.com/@dohrnovaturrina 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Probiyotik Tüketiyoruz, Ama Pestisitler Ne Diyor?

İnsanlığın Evrimi ve Yeni Eşik: Yapay Zeka Çağında Sürdürülebilirlik Arayışı

Bir Gezegen İçin Uyanış- Dohrnova Turrina'nın Kurucusundan Mesaj