“İhtiyacın Kadar Al” Etiği: Bir Toplumun Sessiz Ahlakı ve Bir Dünyanın Kayıp Hafızası
“İhtiyacın Kadar Al” Etiği: Bir Toplumun Sessiz Ahlakı ve Bir Dünyanın Kayıp Hafızası
İnsanlık tarihinde bazı toplumlar, bolluğu sahip olmakla değil paylaşmakla, zenginliği biriktirmekle değil dolaşıma sokmakla, hayatta kalmayı tüketmekle değil dengeyle tanımladı.
Bugünün dünyasından bakınca bu yaşam biçimi romantik, hatta “olağanüstü” görünebilir. Oysa bu pratiklerin çoğu—Aborjinlerde demand sharing, İnuitlerde av paylaşma zorunluluğu, San topluluklarında “aşağılama töreni”, Pasifik adalarında hediye ekonomisi—biyolojik, kültürel ve ekolojik mantığı olan sürdürülebilirlik biçimleridir.
Marlo Morgan’ın Bir Çift Yürek kitabındaki anlatı her ne kadar antropolojik doğruluğu tartışmalı olsa da bir kapı açar:
İnsan davranışı gerçekten “ihtiyacı kadar alma” ilkesine göre şekillenebilir mi?
Ve eğer evet ise, böyle bir yaşam biçimi modern toplumda neden yok oldu?
Ayna modunda soralım:
Bu kayıp ilke gerçekten mi imkânsız, yoksa biz onu imkânsızlaştıran bir alışkanlıklar toplumuna mı dönüştük?
1. Aborjinlerin “Demand Sharing” Sistemi: Bir Eşyaya Sahip Olmak Değil, İzin Vermek
Antropoloji literatüründe Aborjin topluluklarının en temel davranış kalıplarından biri demand sharing olarak geçer (Peterson, 1993).
Bu şu anlama gelir:
Bir kişi bir şeye ihtiyaç duyuyorsa onu senden isteme hakkına sahiptir; senin onu vermeme hakkın yoktur.
Bu sistemde mülkiyet zayıftır, toplum bağı güçlüdür.
Bir Aborjinin yerel bir çiftlikten bir koyun alması ve çiftçinin şikâyet etmemesi—kitaptaki anlatıdaki gibi—tam da bu kültürel temele dayanır:
-
Çünkü ihtiyaçtan fazlasını almak ayıp, hatta akıldışı kabul edilir.
-
Bir şeyi saklamak, “bende var, sende yok” demek, ekolojik dengeyi bozacak bir davranıştır.
Modern dünyadan bakınca bu bir ütopya gibi görünür.
Oysa binlerce yıldır çalışan bir ekosistem davranış mühendisliğidir bu.
2. Inuitlerin Av Paylaşma Etiği: Aç Kalan Bir Kişi Bütün Köyün Ayıbıdır
Kanada ve Grönland Inuitlerinde şöyle bir kural vardır:
Avlanan bir hayvanı kim vurduysa ilk parça ona değil, topluma gider.
İlk dilimler yaşlılara, çocuklara, hamilelere ve kendisi avlanamayacak durumda olanlara verilir (Wenzel, 1991).
Bunun nedeni basittir:
-
Zor coğrafyada hayatta kalmanın yolu işbirliği maksimum, bencillik minimum olmaktır.
-
Fazla almak ölüm riskini artırır.
-
Paylaşmak, yaşamın sigortasıdır.
Bu toplumlarda biri ihtiyacından fazla alırsa bu yalnızca etik dışı değil, toplumsal düzeni tehdit eden bir davranıştır.
3. San (Kalahari) Toplulukları: “Avı Küçültme Ritüeli” ve Ego Yönetimi
San halkının ünlü uygulaması olan insulting the meat şöyledir:
Avcı büyük bir hayvan avladığında övgü almaz; tam tersine av küçümsenir:
“Bu mu yani getirdiğin? Bir kuş kadar etmez!”
Amaç:
Avcının egosunu küçültmek ve “fazlasına göz dikme, ihtiyacını bil” ilkesini güçlendirmek.
Bir sürdürülebilirlik davranışı olarak bu ritüel muhteşemdir:
-
Ego → Tüketimin görünmez yakıtıdır.
-
Ego küçülür → Tüketim de küçülür.
-
Denge, kültürel bir mekanizmayla korunur.
Yani San halkı davranış değiştirmeyi bireye bırakmamış, kültürel ritüellerle otomatikleştirmiştir.
4. Pasifik Adaları: Hediye Ekonomisi ve Mülkiyetsiz Zenginlik
Polinezya, Melanezya ve Mikronezya’da gift economy hâlâ yaşayan bir sistemdir.
Burada ekonomik değer, sahip olmakla değil vermekle büyür.
-
Sen verdiğinde statün artar.
-
Eşyayı tutmak değil, dolaşıma sokmak erdemdir.
-
Mülkiyet geçicidir; ilişki kalıcıdır.
Bu tamamen “resilience–redistribute–respect” temelli bir yaşam biçimidir.
Modern ekonomilerin tam tersidir.
5. Anadolu’da “Komşu Hakkı” ve İmece Geleneği
Sürekli dışarıya bakmaya gerek yok. Anadolu’nun eski köy yaşamında:
-
Fırından çıkan ilk ekmek komşuya verilirdi.
-
Bahçedeki meyvenin “ilk kızı” komşuya ayrılırdı.
-
Mahallede biri zor durumdaysa herkes “ihtiyacı kadar”ını götürürdü.
-
İmece ile yapılan işler “ortak güç – ortak fayda” sistemiydi.
Bu bilgelik kayboldu mu?
Hayır. Hafızamızın alt katmanlarında hâlâ duruyor.
Ama tüketim toplumunun gürültüsü, o hafızayı görünmez kıldı.
6. Davranış Bilimi: İnsan Neden İhtiyacından Fazlasını Alır?
Modern toplum üç tuzak kurdu:
1) Kıtlık Algısı
“Yarın bulamam” korkusu → Fazla alma davranışı.
2) Kimlik İnşası İçin Tüketim
Eşyayı değil, kimliği satın alıyoruz.
3) Alışkanlık Döngüsü
Davranış → Kısa vadeli ödül → Tekrar.
Bilgi bunu kıramıyor; alışkanlık çok daha güçlü.
Tam burada 15R ilkeleri devreye giriyor.
Özellikle Rethink, Responsibility, Refuse, Reduce, Redistribute
—ihtiyaç kavramını yeniden tanımlamak için.
7. Sürdürülebilirlik Perspektifi: “Enoughness / Yeterlilik Etiği”
Bilimsel literatürde buna sufficiency deniyor.
Yani:
Ekonominin değil, gezegenin sınırları içinde yaşamak.
IPCC raporlarında bile artık “sufficiency policies” geçiyor:
Daha azla değil, yeteriyle yaşamak.
Bu, Aborjinlerin, Inuitlerin, San halkının, Pasifik adalarının ve Anadolu köylerinin ortak bilgisidir.
Biz unuttuk. Onlar unutmadı.
8. Dilemma: Peki Bugün Sen Gerçekten İhtiyacın Kadarını mı Alıyorsun?
Şimdi sıkı bir soru:
Alışkanlıkların mı seni yönetiyor,
yoksa niyetin mi tüketimini şekillendiriyor?
Bu yazıyı okuyan kişi belki şunu söyleyecek:
“Ben zaten fazla almıyorum.”
Ama davranış bilimini biliyoruz:
-
Dolapta son kullanma tarihi geçen gıdalar,
-
Yedek olsun diye alınan eşyalar,
-
Çekmecede unutulmuş ürünler,
-
İndirimde olduğu için alınan ihtiyaç dışı şeyler…
Bunların hepsi modern insanın sessiz fazlalıkları.
Şimdi karar noktası:
Aborjinlerin, Inuitlerin, San halkının ve Anadolu’nun öğrettiği o eski soruyu kendimize sorabilecek miyiz?
Gerçekten ihtiyacım kadar mı alıyorum?
Yoksa alışkanlıklarım, kaygılarım ve ego sinyallerim mi benim yerime karar veriyor?
Bu sorunun cevabı—tam da senin 15R yaklaşımının özüne uygun biçimde—kişiyi dönüştürürse, Dünya da değişir.
Kaynaklardan Seçki (Akademik)
(İstersen tam APA formatında liste de çıkarırım.)
-
Peterson, N. (1993). Demand sharing in hunting societies. American Anthropologist.
-
Wenzel, G. (1991). Animal rights, human rights: Ecology, economy and ideology in the Canadian Arctic.
-
Woodburn, J. (1982). Egalitarian societies.
-
Mauss, M. (1925). The Gift.
-
Sahlins, M. (1972). Stone Age Economics.
-
IPCC (2022). Mitigation of Climate Change – Sufficiency chapter.

Yorumlar
Yorum Gönder