Kayıtlar

Ekim, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Beş Tür – Bir Gezegen: Trophik Dengenin Sessiz Mimarları

Resim
  🌍 Beş Tür – Bir Gezegen: Trophik Dengenin Sessiz Mimarları 🔹 Giriş İklim değişikliğiyle mücadele yalnızca karbon azaltımıyla değil, ekosistemlerin kendi dengesini yeniden kurmasıyla mümkündür. Her tür bu dengeye farklı bir frekansta katkı sunar. İnsan, kurt, akrep, köpek balığı ve Turritopsis dohrnii (ölümsüz denizanası)... Bu beş tür, doğanın döngüsünü beş farklı yönden temsil eder: etki, denge, adaptasyon, denizsel koruma ve yenilenme. 🧭 1. İnsan – Zincirin Bozucusu ve Onarıcısı İnsan doğayı yönetmeye çalışırken, zinciri kırdı. Atmosferi, denizleri, toprağı değiştirdi. Ancak aynı insan, trophik kaskadı yeniden dengeleyecek akla ve vicdana da sahip. Yenilenebilir enerji, doğa temelli çözümler ve toplumsal bilinç dönüşümüyle, ekolojik mimarlığın merkezine yeniden oturabilir. 🔁 İklim mesajı: İnsan doğayı yönetemez; yalnızca onunla işbirliği yapabilir. 🌱 Sürdürülebilirlik ilkesi: “Yeniden düşün, yeniden tasarla, yeniden doğa.” 🐺 2. Kurt – Dengenin Geri ...

Taşın İçindeki Işık: Bir Baba, Bir Çocuk ve LGS Gerçeği

Resim
  🪶 Taşın İçindeki Işık: Bir Baba, Bir Çocuk ve LGS Gerçeği Sabah yedide kalkıyor. Kahvaltı, okul servisi, sekiz saatlik ders, ardından iki saat destekleme kursu. Cumartesi sekiz saat daha… Pazar günü iki saat öz el ders, hafta içinde iki gün yine özel dersler. Ve kalan zamanda üç saat test çözme ödevi. Bir de gitar kursu vardı — onu da bıraktı. Çünkü vakit yoktu. Çünkü sınav yaklaşıyordu. Çünkü “gelecek” dedikleri şey, o küçücük omuzlara bindirilmişti. Bu çocuk benim oğlum. Ve ben, uzun süre onun çabasına odaklanırken yükünü fark edemedim. 🎯 “Başarı” Sandığımız Şey Toplum olarak başarıyı çoğu zaman puan , sıra , kazanılan okul üzerinden tanımlıyoruz. Ama çocuklarımızın gözlerindeki ışıltı, sabah uyanırken içlerindeki istek, gülüşlerinin doğallığı… Bunlar kaybolduğunda aslında “başarı” dediğimiz şeyin anlamı kalmıyor. Oğlumun programını ilk kez bütün olarak yazdığımda, bir tablo değil, bir alarm listesi gibi hissettim: Her saat dolu, her gün hesaplı. Ama içi...

Meritokrasi ve Sürdürülebilirlik: Liyakat, Adalet ve Geleceğin Dengesi

Resim
  🌿 Meritokrasi ve Sürdürülebilirlik: Liyakat, Adalet ve Geleceğin Dengesi Sürdürülebilirlik, sadece çevreyi koruma meselesi değildir; insanlığın değer sistemini, adalet anlayışını ve geleceğe bakışını yeniden şekillendirme sürecidir. Bu noktada bir başka kavram devreye girer: meritokrasi — yani liyakate dayalı düzen. Peki, meritokrasi ile sürdürülebilirlik arasında nasıl bir ilişki olabilir? Bu iki kavram, birlikte daha adil ve yaşanabilir bir dünyanın temellerini nasıl atabilir? 🌱 Çevresel Sürdürülebilirlik: Bilgi + Vicdan = Ekomerito Gerçek çevresel dönüşüm, doğayı korumayı bir “bilimsel zorunluluk” olarak değil, bir ahlaki sorumluluk olarak görebilen bireylerle mümkündür. Meritokrasi, işin ehline verilmesini savunur. Eğer çevre politikalarında karar vericiler gerçekten ekolojik bilgiye ve doğa bilincine sahip kişilerden seçilirse, doğa koruma çabaları daha etkili ve kalıcı olur. Ancak burada bir fark yaratmamız gerekiyor: sadece “bilgili” değil, “vicdanlı” bireyle...

Doğal Işığın Unutulan Gücü: Güneş Doğarken Lambaları Yakmak

Resim
  🕯️ Doğal Işığın Unutulan Gücü: Güneş Doğarken Lambaları Yakmak Yazan: Murat ŞERAS | Dohrnova Turrina Sürdürülebilir Yaşam Günlüğü Sabah oluyor. Gün ışığı perdeyi aralıyor ama çocuklar perdeyi değil, lambayı açıyor. Belki aceleleri var, belki alışkanlık... ama aslında bu küçük hareket, modern yaşamın sürdürülemez ritmini anlatan büyük bir sembol. Eskiden insanlar “tavuklar gibi” yaşardı. Güneş doğarken uyanır, karanlık çöktüğünde dinlenirdi. Doğanın ritmiyle uyum içindeydi; beden saatleri, ışığın dilini anlardı. Şimdi ise geceyi gündüz gibi aydınlatıyoruz — ama ruhumuz kararıyor. Elektrik, konforun değil, bazen kopuşun sembolü oldu. Güneş varken lambayı yakmak, sadece enerji israfı değil; doğayla olan kadim bağı unutmaktır. Gün ışığı yalnızca bir aydınlatma kaynağı değil; beden kimyamızı, ruh hâlimizi, üretkenliğimizi etkileyen yaşamsal bir unsurdur. Bir perdeyi açmamak, bazen doğanın davetini reddetmektir. Dohrnova Turrina olarak biz, gün ışığıyla yaşamanın yeniden...

Dünyanın Üç Gerçek Sorunu ve Yeni Bir Bütünlük Arayışı

Resim
  🌎 Dünyanın Üç Gerçek Sorunu ve Yeni Bir Bütünlük Arayışı EN-ROADS Modeli ile Dohrnova Turrina’nın Buluştuğu Nokta 🔹 Giriş: Dünya Aynaya Bakıyor Bugün “dünyanın en büyük sorunları” dediğimizde, aslında insanlığın kendi yansımasını görüyoruz. Krizler birbirine geçmiş durumda: iklim, ekonomi, enerji, kültür, kimlik. Artık sorunlar birbirinden ayrı değil; çünkü sistem de tek. İşte tam bu noktada EN-ROADS ve Dohrnova Turrina aynı şeyi söylüyor: “Sorun sistemde değil, sistemle bağ kuramayan insanda.” 🔹 EN-ROADS: Sistemi Görmek EN-ROADS, Climate Interactive ve MIT Sloan Sustainability Initiative tarafından geliştirilen bir küresel iklim simülasyon modelidir. Ama bu sadece bir model değil — insanlığın geleceğini sayısal olarak görebildiğimiz bir bilinç aynasıdır. Model, enerji üretiminden ulaşıma, sanayiden tarıma kadar tüm sektörlerin gezegen üzerindeki etkisini analiz eder. Ve şunu açıkça gösterir: Küresel ısınmayı 1.5°C altında tutmak istiyorsak, tüm sistemleri ...

DOHRNOVA TURRINA KÜRESEL GERÇEKLİK MANİFESTOSU

Resim
 🌿 DOHRNOVA TURRINA KÜRESEL GERÇEKLİK MANİFESTOSU Gezegenin dengesi, insanın vicdanında başlar. 1️⃣ Doğadan Koptuk. Şimdi Dönüyoruz. İnsanoğlu toprağı bir kaynak, suyu bir meta, havayı bir atık alanı sandı. Oysa doğa bizim dışımızda değil; biz onun içindeyiz. Dohrnova Turrina, bu kopuşu sonlandırmak için doğayı yeniden öğretmenimiz ilan eder. Çünkü sürdürülebilirlik, yeniden bağ kurma sanatıdır. 2️⃣ Tüketim Kimliği Yerine Sorumlu Varlık. Dünya tükendikçe biz de tükendik. Kendimizi satın aldıklarımızla değil, koruduklarımızla tanımlama zamanı geldi. 8R ilkeleri (Reddet, Azalt, Yeniden Kullan, Onar, Yeniden Üret, Geri Dönüştür, Yeniden Düşün, Sorumlu Ol) yalnızca bir yaşam tarzı değil; insanın yeniden ahlaki pusulasıdır. Tüketici değil, onarıcı tür olmayı seçiyoruz. 3️⃣ Bilim Yol Gösterir, Vicdan Yön Verir. EN-ROADS bize dünyanın enerji, ekonomi ve iklim sistemlerinin nereye gittiğini gösteriyor. Ama modelin ötesinde bir şey var: insanın iradesi. Teknoloji bizi k...

Yaylada Kuzu Var Ama Kuzu Yok: Doğallığın Sertliği Üzerine Bir Hikâye

Resim
  Yaylada Kuzu Var Ama Kuzu Yok: Doğallığın Sertliği Üzerine Bir Hikâye Yazan: Murat ŞERAS — Dohrnova Turrina Sürdürülebilir Çözümler Kategori: Yerel Gıda ve Sürdürülebilirlik Geçtiğimiz günlerde Hıdırnebi Yaylası’ndaydım. Eniştem burada hem kasap hem restoran işletmeciliği yapıyor. Yaylada kuzu var, ot var, çoban var — kısacası doğanın kendi döngüsü eksiksiz işliyor. Ama dükkânda satılan etler, başka illerden getirilen kuzulara ait. Sorduğumda cevabı sade ama derindi: “Yerli kuzunun eti sert oluyor, kimse yemiyor.” Sert et… Doğal yaşamın bedeli. Çünkü bu kuzular gün boyu yürüyor, tırmanıyor, kasları sıkılaşıyor, yağ oranı düşüyor. Yani doğa, her adımlarında etlerini şekillendiriyor. Fakat tüketici, “doğallığı” değil “yumuşaklığı” arıyor. Ve böylece, yaylada bile, doğanın içindeyken bile, doğanın ürünü değil konforun ürünü tercih ediliyor. Doğal Olanı Cezalandırmak Bu yalnızca bir et meselesi değil; çağın en büyük çelişkilerinden biri. Doğal davranan hayvanın ...